Çalışan Annenin Antibiyotikle İmtihanı

Sonbaharın gelmesiyle birlikte kış hastalıkları da kendini göstermeye başladı, grip ve nezleden hem anneler, hem de çocuklar (özellikle okul çağında olanlar) nasibini aldı. Zamansızlıktan doktora gitmeye vakit bulamayan annelerin, hızlı iyileşme yöntemi olarak antibiyotik tercih etme trendi bu yıl da değişmedi. Bahanemiz de belli: “Ben kendimi tanıyorum. Bu boğaz ağrısı asla antibiyotiksiz geçmez.” Ya da “Çocuğumu biliyorum. Bu ateş başka türlü düşmez.”

Halbuki ben çocuklarımın geçirdiği birçok ateşli hastalığın, gerekmedikçe ilaç tedavisinden kaçınan çocuk doktorumuz sayesinde, burun damlası bile kullanılmadan atlatıldığına şahit oldum.

Antibiyotiğin ülkemizde reçetesiz satışının engellenmesi, kontrolsüz antibiyotik tüketiminin önüne geçmek adına çok önemli bir adım olsa da, tam bitiremedi.

Sevgili çalışan anneler, biliyorum hasta olma lüksünüz yok. Biliyorum dağ gibi iş sizi bekliyor. Ama şeker gibi antibiyotik tüketmek, tüm dünyada antibiyotik direncine yol açmış durumda.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 14-20 Kasım 2016 tarihlerini Antibiyotik Direncine Karşı Farkındalık Haftası olarak belirlemiş. Amaç halkı, sağlık görevlilerini, ziraat sektörünü gereksiz antibiyotik tüketimi ve sonuçları hakkında bilinçlendirmek.

Ben de bu bilgileri paylaşıyorum. Elçiye zeval olmaz.

Antibiyotik Direnci Nedir?

  • Antibiyotikler bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılır. Antibiyotik direnci ise bakterinin ilaca bağışıklık kazanmasıyla meydana gelir.
  • Direnç gösteren insan değil, bakteridir.
  • Bugün dünya sağlığının önündeki en büyük tehdittir. Her ülkede, her yaşta, her insanı etkileyebilir.
  • Antibiyotik direnci doğal olarak gelişebilse de, yanlış kullanımı süreci çok hızlandırmaktadır.
  • Zatüre, verem, gonore (bel soğukluğu) gibi enfeksiyonların antibiyotikle tedavisi her geçen gün zorlaşmaktadır.
  • Antibiyotik direnci, hastanelerde daha uzun süreli yatışa ve daha yüksek hastane masraflarına yol açmaktadır.
  • Antibiyotiklerin reçetesiz satıldığı ülkelerde direnç çok daha fazladır. (Birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’de durum buydu.)
  • Standart tedavi yönetmeliklerinin bulunmadığı ülkelerde ise antibiyotikler gereğinden fazla reçetelendirilmektedir.
  • Antibiyotiklerin reçetelenme şeklinin acilen değişmesi lazımdır. Yeni ilaçlar geliştirilse bile,bu konudaki tavır değişmezse, sonuç da değişmez. Tavır değişimi bakterinin yayılmasına karşı önlemlerin(aşılar, el yıkama, hijyenik koşullar vb) artırılmasıyla da olmalıdır.
  • Acil önlem alınmazsa, antibiyotik öncesi döneme dönülmesi ve basit yaralanmaların, enfeksiyonların ölümcül sonuçlar doğurması mümkün.
  • Antibiyotik direnci modern tıbbın başarısını riske atmaktadır. En basit enfeksiyonlardan tutun da, organ nakli, kemoterapi, sezaryen gibi ameliyatların tedavisi zorlaşacak ve tehlikeli hale gelecektir.

Rakamlarla Antibiyotik Direnci

  • Avrupa Birliği ülkelerinde her yıl ilaç direncine bağlı olarak 25,000 kişi ölüyor.
  • Hastane masrafları her yıl 1,5 milyar USD’ı buluyor.

Ne yapmalı?

  • Enfeksiyonlardan korunmak için sık sık eller yıkanmalı, tüketilen sebze ve meyvelerin temizliğine dikkat edilmeli, hasta kişilerle temastan kaçınmalı, çocukların aşıları aksatılmamalıdır.
  • Sadece uzman bir doktor tarafından reçetelendirilmişse, antibiyotik kullanılmalı.
  • Antibiyotik tedavisi asla yarım bırakılmamalı.
  • Kutudaki artan ilaçlar atılmalı ve bir daha kullanılmamalı.
  • Antibiyotikler kimseyle paylaşılmamalı.

Haberin tamamı için: who.org

İlgili videonun linki: https://youtu.be/BtXaMy1Nvjs

 

Tüm yazılar için buraya tıklayın.