Dünyada Her Yıl 15 Milyon Bebek Prematüre Doğuyor

Dünyada her yıl 15 milyon bebek prematüre doğuyor ve maalesef bunların 1 milyonu yaşam mücadelesini kaybediyor.

17 Kasım tarihi tüm dünyada Prematüre Farkındalık Haftası olarak kutlanıyor.

Yenidoğan Uzmanı ve El Bebek Gül Bebek Derneği Kurucu Üyesi Dr. Gülnihal Şarman’dan ülkemizin durumunu değerlendirmesini istedik.

  • Prematüre doğumla ne sıklıkla karşılaşıyoruz?

Ülkemizde her yıl zamanından önce 150 bin bebek dünyaya geliyor;  bunların 1/3’ü yani yaklaşık 50 bini 1500 gramın altında. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski % 60. Ülkemizde bebek ölümlerinin % 75’inin nedeni de maalesef erken doğumlardır.

Avrupa’da 1 milyon, dünyada ise yılda 15 milyon  prematüre bebek doğuyor.  Yani tüm dünyada prematürelik ciddi bir sorun.  Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile ilgili yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir.

  • Prematüre Farkındalık Haftası ile ilgili gerçekleştirilmiş birçok toplantıya katıldınız. Genellikle hangi sorunlara değiniliyor?

Katılımcılar ülkelerindeki durumu ve çalışmalarını anlatıyor. Toplum bilincini artırmanın gerekliliği vurgulanıyor. Prematüre annelerinin ücretli süt izinlerinin uzatılması, erken doğumların önlenmesi için araştırma ve bilgilendirme çalışmalarının desteklenmesi ve bunun için fon ayrılması, doğum sırasında prematüre bebeklere uygun yaşam desteğinin oluşturulması, hastanelerde uygun bakımların standardize edilmesi, yeni doğan ünitelerinde bebeği yatan ailelere psikolojik destek sağlanması, taburcu olduktan sonra takip edilmeleri ve okula başlarken özel olarak değerlendirilmeleri gibi önemli konular üzerinde duruluyor.

  • Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, en büyük eksiğimiz ne?

Önceki yıllara baktığımızda olumlu gelişmeler var. Mesela artık hastane masraflarını SGK karşılıyor. Özel sigortaların karşılaması ile ilgili çalışmalar da yapılıyor. Bu çok önemli. Bundan 5-6 yıl önce prematüre bebek aileleri yoğun bakımdan çıktıklarında bir ev parası kadar hesapla karşılaşıyorlardı.

En büyük eksiklerimizden biri ileri derecede prematüre doğan bebeğe, yeni doğan uzmanının bakması gibi bir şart olmaması. Misal kalp hastası prematüre bebeğe, aile hekimi değil, yeni doğan uzmanı bakmalıdır. Hayati açıdan kritik bir durum bu. Bu konuyla ilgili yasanın bir an önce çıkmasını bekliyoruz.

Bir de yeni doğan hemşire sayımız hala yetersiz. Yeni doğan hemşireliği bir üst ihtisas dalı olarak birçok Avrupa ülkesinde mevcut.  Yani hemşirelik okulu üzerine iki sene pediatri hemşireliği, bunun da üzerine iki sene  yeni doğan hemşireliği okuyorlar.

  • Yoğun bakım odalarının düzelmesi çok önemli bir gelişme. Geçtiğimiz yıllarda çok fazla bebek ölümüne tanık olduk.

Evet standartlar iyileşti ama yine de birçok hastanenin yoğun bakım ünitesi yeterli değil. Özellikle ileri derecede prematüre doğan bebekler için… Bazen doğum eve en yakındaki hastanede gerçekleşiyor ve tam teşekküllü bir hastaneye transfer gerekiyor. Tüm hastanelerin bebeği transfer  edecek donanımlı ambulansları olması lazım. Bu konu da hayati derecede önem taşıyor.

  • Katıldığınız toplantılarda öne çıkan sorunlar ne?

Özellikle yoğun bakım sonrasındaki tıbbi takibin yetersiz olduğunu, ailelerin yalnız bırakıldıklarını, çok ciddi bir takım sorunların bu nedenle geç fark edildiğini söylüyorlar. Bizde de durum aynı. Anne babaların çok bilinçli olması lazım.

  • Tıbbi takip nasıl olmalı?

Erken oyun terapisi, konuşma terapisi ve fizik tedavi ile kalıcı sorunlar büyük bir oranda azaltılıyor. Bu takip sağlanmadığı zaman, prematüre doğan çocuk ilkokula da uyum sağlayamıyor. 1000 gramın altında doğan bebeklerin çoğunun el becerileri çok zayıf.  Sorunlar önceden fark edilmeli ki, okullarda bu öğrencilere doğru yaklaşım sağlanabilsin.

  • Prematüre Farkındalık Haftası’nda neler yapılıyor?

Konserler, basın bildirileri, sokak afişleriyle aynen lösemili çocuklara yapıldığı gibi prematüre çocuklara da destek ve fon sağlanıyor. Misal tüm dünyada köprüler mor renge bürünüyor. Avrasya maratonunda prematüre bebek anne ve babaları mor renkli formalarla koşacak.

Dr. Gülnihal Şarman yeni doğan yoğun bakım standartlarını anlatıyor:

  • Kuvözler arası mesafe en az 1.5 – 2 metre olmalıdır.
  • Merkezler ventilatörden, yoğun bakım yatağına ekipman ve cihaz olarak tam donanımlı olmalıdır.
  • Bazı ekipmanlar sık değişmelidir.  Mesela beslenme tüpünü 3. kullanımdan sonra değiştirmelisiniz. Günlerce beslenme tüpü, kateter kalamıyor.
  • Bir hemşire en fazla 2-3 bebekle ilgilenmelidir.
  • Yeni doğan yoğun bakımına girerken mutlaka eller özel bir sabunla temizlenmelidir.
  • Üste hastanede yıkanmış, hiç giyilmemiş temiz bir gömlek giyilmeli ve maske takılmalıdır.
  • Avrupa’da ayakla mikrop bulaşmadığı araştırmalarla kanıtlandığı için yenidoğan bakımına girerken galoş  giyme zorunluluğu yok. Ama ben ülkemizde giyilmesi gerektiğini düşünüyorum.
  • Eldiven gerekli değildir. Eldiven varsa el yıkamak gerekmiyor gibi bir inanış var. Dediğim gibi en önemlisi el temizliğidir.
  • Bebeğin yanından çıktıktan sonra, giyilen gömlek yıkanmaya ayrılır, diğer şeyler atılır.
  • Tüm bu kriterlere yoğun bakıma giren bebek yakınından, teknisyenine, hemşireden müstahdemine herkes uymalıdır.
  • Bebek taburcu olduktan sonra o yatağın her şeyinin sıfırlanması gerekir. Bu nedenle atılabilir malzeme kullanılmalıdır.

 

Eğer bebek enfekte olmuşsa;

  • Bebeği ayrı bir bölüme almak lazım.
  • O bebekle tek bir hemşirenin ilgilenmesi lazım.
  • Eldiven de takmak gerek.
  • Giyilen şeyler bebeğin bulunduğu odada çıkartılır. Bir eldivenle bile enfeksiyonun hastaneye yayılması mümkün.

 

 

Tüm yazılar için buraya tıklayın.