Kraliçe Arı Sendromu: İş Hayatında Kadın Kadının Kurdu mudur?

Kadın Kadının Kurdudur; Yani kadınlar genel olarak rekabet etmeye (aralarında rekabet potansiyeli olmasa bile) ve birbirlerine köstek olmaya eğilimlidir.
Bu hafta bu atasözünde doğruluk payı olup olmadığına bir bakalım. Özellikle iş hayatında…
Kadınlar iş hayatında başarılı girişimciler veya yöneticiler olarak yükseledursun, özgüven sorunu yaşayan kadın liderlerin, iş hayatına yeni başlayan genç hemcinslerinin önünü tıkayıp tıkamadığı hala bir soru işareti.
Columbia İş İdaresi Okulu’nun yakın zamanda yaptığı bir araştırma, bu “tersi ters” kadın yöneticilerin, genç yönetici adaylarının önüne geçmesini “Kraliçe Arı” sendromuna bağlıyor. Yani erkek çalışanlarla çevrelendikleri zaman daha az kadın problemi ile uğraşıyor, onlarla daha iyi anlaşıyor ve kendilerini o peteğin işçi lideri, tüm arıların annesi olarak görüyorlar. Kraliçe Arı’nın en büyük özelliği “tek” olmasıdır. Yani bir petekte iki kraliçe arı bulunamaz.
Araştırma kadınların kadınlar hakkında daha çok dedikodu yaptığını ve birbirlerini daha çok küçümseme eğiliminde olduklarını söylüyor. Dikkat çektikleri bir başka konu ise genç kadın çalışanlardan esirgenen destek ve motivasyon. Bu nedenle birçok kadın, iş hayatına başlarken erkek yönetici ile çalışmayı tercih ediyormuş. Kadın yöneticilerin savunma mekanizmalarının kuvvetli ve işleri gereğinden fazla zorlaştırdığını düşünüyorlarmış.
Uuuppps… Yanlış duymadınız.
Birçok kadın, iş hayatına başlarken erkek yönetici ile çalışmayı tercih ediyormuş.
Peki bu durumda o en çok istenilen yere yani lider pozisyonuna bir kadın nasıl gelebilir?
Hep konuşuyoruz. Kadın yöneticiler iş hayatında hemcinslerine destek olmalı, özellikle çalışan annelerin iş hayatında tutunmaları için yardımcı olmalı, inisiyatif kullanmalı, hatta sosyal sorumluluk projeleri geliştirmeli. Özellikle Türkiye’de zaten çok az olan kadın istihdamının (% 27) azalması değil, artması yönünde çaba harcamalı. Kadın kadının hakkını savunmalı, mesela eşdeğer görevlerdeki çalışanları arasında ücret eşitliğini gözetmeli, herhangi bir taciz veya haksızlık durumuna göz yummamalı. (Bknz: Dipnot)
Zaten politik olarak tüm kadın yöneticiler bu düşüncelerde olsalar da, ilişki uzmanı April Masini’ye göre işin gerçeği kadınlar birbirleriyle yarış halinde. Birbirlerinin güçleri ve zayıflıkları konusundaki işaretleri takip ediyor ve bunlara bağlı olarak bilinç dışı da olsa birbirleriyle yanlış iletişim kuruyorlar. Bunun yanında kadınları yükselten erkek yöneticilerin beklentisi de “minnet” duygusuyla birlikte geri planda kalmak, agresif bir şekilde aktif olmak değil. Yani Kral varken, “Kraliçe Arı”lar alana giremez.
Oysa konuşulmayan kural bellidir: “Başarılı kadınlar, geriye dönüp, bulundukları yere hangi koşullarda geldiklerini hatırlayıp kız kardeşlerini de yanlarına çekmelidir.”
Kraliçe Arı’larla ilgili bir başka teori de kendilerinin bulundukları yere destek almadan ve büyük zorluklarla geldikleri ve yeni jenerasyonun da bunu yapabileceğine inandıkları yönünde.
Tabii ki yeni neslin yükselmesi ve başarılı olması sadece üst düzey kadın yöneticisinin motivasyonuna bağlı değil. Üst düzey kadın yönetici de performans kaygısı güttüğü stresli bir işle, eve döndüğünde aile ve çocuğu ile ilgili sorumluluklarıyla uğraşıyor. Erkek yöneticiler genellikle bu görevleri eşlerine devretmiş oluyor.
Kısaca kadın kadının kurdu olmak yerine, destekçisi olsa hayat bayram olacak.
Dünyanın en sert liderleriyle başa çıkan ve bir dönemin siyasetine damga vuran Amerika’nın eski Dış İşleri Bakanı Madeleine Albright’ın zamanında gündeme bomba gibi düşen bir lafı vardı; “Kadınlara yardım etmeyen kadınlar için cehennemde özel bir yer var.”
Bu lafın doğruluğu tartışılabilir ama tartışılmayacak bir gerçek varsa iş hayatının kadınlar için erkeklerden daha zor ve daha engebeli bir yol olduğu.
Doğada kraliçe arılar tek olsa da, iş hayatında birden fazla neden olmasın.
DİPNOT:
• Türkiye’de her 5 iş görüşmesinden 1’inde kadınlara çocuk planları soruluyor. Uluslararası iş piyasasında eşitlik ilkelerine aykırı bir durum olsa da, yöneticiler işe alım yaparken kadın-erkek ayrımı yapmadıklarını iddia etse de, gerçek bu. İşe yeni giren beyaz yakalı kadınlar ise hamilelik haberini yöneticileriyle paylaşmaktan çekiniyorlar. (Danone& IPSOS – Çalışan Annelerin 1000 Günü Araştırması)

• Çalışan kadınların % 91’i ekonomik nedenlerle çocuk yapamamaktadır. % 75 çalışan kadın, 0-12 aylık dönemde bakım sorumluluğunun tamamen annenin üzerinde olduğunu düşündüğü ve bu süre zarfında işlerinden vazgeçecek ekonomik özgürlükleri olmadığı için, çocuk yapmamaktadır. (Danone& IPSOS – Çalışan Annelerin 1000 Günü Araştırması)

• O kadar oku, çalış, kariyer yap sonra evlenip, çocuk sahibi oldun diye işi bırakmak zorunda kal. Türkiye’de ev içi sorumlulukların adaletsiz bölüşümü nedeniyle 10 kadından 4’ü işi bırakıyor. Bu kadınların %23’ü işi bıraktıkları için mutsuz, %11’i pişman, %7’si sıkılmış, %3’ü güvensiz, %3’ü boşlukta, %3’ü asosyal hissediyor. %3’ü ise işini özlüyor. (Danone& IPSOS – Çalışan Annelerin 1000 Günü Araştırması)