1970’lerin disko dönemi anneleri bebeği mama ile beslemenin en modern yol olduğunu düşünüyorlarmış ve bu yıllarda anne sütü tamamen “out” olmuş. O dönem keşfedilen mama, 1970’lere damgasını vuran mini etek kadar büyük bir buluş olarak kabul edilmiş. Çalışan anneler o yıllarda bu durumun avantajını yaşamış ve bebeklerine mama vererek gönül rahatlığıyla işlerinin başına dönmüş.
Annem laf arasında ablamın bir sene meme emdiğini söyleyerek, üç ay meme emme konusundaki suçu bana atmıştı. Aslında annem tamamiyle modaya uymuş, kızını Avrupa’lardan getirttiği mamalarla beslemişti. E ablamın bebekliğinde de süt geldiği sürece emzirmek gerektiğine inanılırmış.
1970’lerin sonunda Amerika’da anne sütü ile beslenme oranı yüzde 20’lere düşerken, 1982 yılında bu oran yüzde 62’ye çıkmış. 1990’lara kadar da anne sütü ile beslenme miktarı her geçen yıl artmış. Amerika’da 2000’li yıllarda doğan bebeklerin yüzde 68.4’ü ilk aylarında anne sütü ile beslenirken, altıncı ayda bu oran yüzde 31.4’e, birinci yılda ise bu oran yüzde 17.6’ya düşmüş.
Türkiye’de ise tüm çocukların yüzde 97’sinin bir süre emzirildiği, ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen bebek oranının 2003’te yüzde 21 iken 2008’de yüzde 42’ye çıktığı; ortalama emzirme süresinin de 12 aydan 2003’te 14’e ve 2008’de 16 aya yükseldiğine dikkat çekiliyor.
Çalışan anneler ideal emzirme süresinin 16 ay olduğunu düşünse de, işe döndükten sonra bebeklerini en fazla 10 ay emzirebiliyor. Sadece % 9 oranında yönetici, şirketlerinde emzirme odası bulunduğunu belirtmiştir. (Danone Nutricia Çalışan Annenin 1000 günü araştırması)
Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütü, 6 aydan sonra da 2 yaşına kadar, ek gıdaların yanında anne sütüyle beslenmesini öneriyor. Türkiye’de emzirme süreleri diğer ülkelere göre uzun olsa da; ilk altı ay bebeğini sadece anne sütü ile besleyen annelerin oranı sadece yüzde 26 (2015).
Oranlar hala istenilen rakamlara ulaşamasa da, 1970’lere göre çok daha yüksek.
Peki disko dönemi anneleri, anne sütüne neden bir şans daha vermiş. Pahalılık, artan tüketici bilinci, anne sütü hakkında yapılan bilimsel araştırmalar ve doktorların mama yerine anne sütü tercih edilmesi konusundaki uyarıları anneleri tekrar göğüslerinde biriken mucize iksiri bebeklerine vermeyi yönlendirmiş.
Anne sütü neden avantajlıdır?
- “Kolostrum” adı verilen sarı renkli ilk süt, bol protein, az yağ ve karbonhidrat oranına sahiptir. Bu süt bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir. Her damlası bebek için çok kıymetlidir.
- Anne sütü inek sütünde bulunmayan ve laboratuarda sentezlenemeyen en az yüz tane bileşik içerir. Bebeğin değişen gereksinimlerini karşılamak için içeriği değişim gösteririr. Vaktinde doğan bebekle, prematüre bebeğin ihtiyacı olan süt farklı, birinci ayda gelen süt ile yedinci ayda gelen süt farklıdr.
- Sodyum ve protein oranı kolay sindirimi ve bebeğin bağırsaklarının daha iyi çalışmasını sağlar.
- Fosfor düzeyi, maksimum kalsiyum emilimi sağlar.
- Anne sütü ile beslenen bebekler, soğuk algınlığı, kulak enfeksiyonu gibi hastalıklara mama ile beslenen bebeklere göre daha az yakalanırlar.
- Anne sütü ile beslenen bebekler, mama ile beslenen bebeklere göre daha az tombuldur. Anne sütünün kalorisi kontrollüdür.
- Bebeğin su ihtiyacını tam olarak karşılar, ayrıca su verilmesine gerek yoktur.
- Her zaman kullanıma hazır, temiz ve en uygun sıcaklıktadır. Nerede olursanız olun bebeğinizin ihtiyacı olan besin yanınızdadır.
- Bedavadır.
- Anne, emzirirken harcadığı kalori sayesinde (günde ekstra 500 kalori) eski formuna çok daha çabuk kavuşabilir.
- Gebeliğe karşı bir miktar korunma sağlar.
- Emziren annenin meme kanseri riskinde olası bir azalma vardır.
- Emzirme sırasında anne ve bebeği arasında bağlanma oluşur.
Tüm yazılar için buraya tıklayın.
