Çalışan Annenin Çocuk Oyalama Yöntemleri; Hangisi Doğru, Hangisi Yanlış?

Çalışan annelerin en büyük sıkıntılarından biri, hafta sonu geldiğinde çocuğuyla birlikte nasıl vakit geçireceğini bilmemesi…Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde, evden çıkıp bir yere gitmek dert. Anneler bütün hafta sabah erken kalkıyor, hem eve, hem işe yetişiyor, haklı olarak hafta sonu geldiğinde dinlenmek istiyor.

Çocuk ise hafta sonunun gelmesini ve annesiyle baş başa zaman geçirmeyi iple çekiyor. Benim naçizane gözlemim, bu girişim genelde annenin çocuğun önüne tablet koymasıyla, çocuğu en yakındaki sinemaya götürmesiyle ya da  kendi kuafördeyken çocuğu AVM’nin oyun salonuna bırakmasıyla sonuçlanıyor. Çocuklar da istekleri konusunda diretiyor ve anneler bu ısrarlardan kurtulmak için “Evet” demek durumunda kalabiliyor.

Bu hafta sonu izlediğim popüler bir süper kahraman filminin yaş sınırı 13 olmasına rağmen, sinema 3-4 yaşında çocuklarla doluydu. Ben büyük halimle birçok sahneden etkilendim. Şimdiki çocuklar elbette başka bir devrin çocukları… Onları tabletten, akıllı telefonlardan ya da şiddet  içeren süper kahraman filmlerinden ne kadar korumak mümkün bilmiyorum. Ama, 2016 yılında olsak bile yaş sınırı diye bir kavram hala var.

Bu hafta Uzman Pedagog Belgin Temur bize çocukları hangi ürünlerle, hangi yaşlarda tanıştırmamız gerektiğini anlattı.

Hepinize çocuğunuzla beraber bol gezmeli, eğlenmeli, sosyal bir hafta diliyorum.

 

Bilgisayar: 3 yaşından itibaren çocuklar mouse’u tam kontrol edebilecek el becerisine sahip olurlar. Ayrıca birçok görsel malzemeyi takip edebilecek, muhakeme edebilecek zihinsel beceriye de sahip oldukları için bu yaşa uygun olarak hazırlanmış bilgisayar oyunları oynamalarında bir sakınca yoktur. Bilgisayarı açmak kapamak, belli programlara (kendi oyunları) ulaşmak, bu oyunların programlarına ait ikonları tanıyarak kullanabilmek gibi zihinsel beceriler bu yaşta gelişir. Ancak 3 yaş çocuğunun el ve sosyal becerilerinin de gelişmesi önemlidir. Bu nedenle bilgisayar kullanımının günde toplamda yarım saati geçmemesine özen gösterilmelidir. Bu yaştaki çocukların daha büyük çocuklar için hazırlanmış olan bazı oyun ve programlara maruz bırakılmaması anne-babaların sorumluluğu altındadır. Çocuğun bu oyunları istiyor olması, oynamasında sakınca olmadığı anlamına gelmemelidir. İlkokul seviyesindeki çocukların oyun süresini de günde kırk beş dakika, bir saat arasında  kısıtlamakta fayda vardır.

 

Tablet Bilgisayar: Yukarıdaki amaç doğrultusunda tablet bilgisayar da tercih edilebilir. Ancak tabletler artık birçok aile tarafından bebeklikten itibaren çocukları eğlendirme ve oyalama aracı olarak kullanılmaktadır. Oysa bebeklerin örneğin yemek yerken tabletten bir şeyler izlemek yerine, anne baba ya da kendisine bakım veren kişinin ilgisine, kendisini çeşitli oyunlarla yemeğe motive etmesine ihtiyacı vardır. Çocuğu sabitlemek için televizyona ya da tablete başvurmak çocuğun yanlış mesaj almasına sebep olur. Yapılan araştırmalar obezitenin en önemli sebeplerinden birinin televizyon karşısında yemek yemek olduğunu göstermektedir. Çocuğun ne yediğinin farkına varması, bunu da anne ile iletişim ve oyun halinde yapması önemlidir. Bir bebeğin ve çocuğun mutlu olması için en iyi yol karşılıklı insan ilişkisidir. Bunun yerine tek yönlü “oyalayıcıları” koymak çocukların gelişimlerinde önemli sıkıntılara sebep olabilmektedir.

 

Akıllı telefonlar: Akıllı telefonlar da günümüzde telefon olmaktan çok, bilgisayar olarak kullanılmaktadır. Bu sebeple aynı kurallar akıllı telefonlar için de geçerlidir. Çocuklar her sıkıldıklarında kendilerini oyalamak için telefona yönelebilmektedirler. Bunun yerine insan ilişkilerinin konulmasının, ruhsal olarak çok daha koruyucu olduğu unutulmamalıdır. Diğer yandan sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları çocukların kullanımında mutlaka sınır getirilmesi gereken uygulamalardır. Özellikle ergenlik yaşlarından önce çocuklara telefon hatları alınmamalı, bu hatlar aracılığıyla kontrolsüz bir şekilde isteyen herkesin çocuğa ulaşması engellenmelidir. Bunun çok büyük tehlikelere yol açtığı bilinmektedir.

 

İnternet: 3 yaşından itibaren yine yetişkin gözetimi altında çocuklar için hazırlanmış olan bazı sitelere ulaşabilirler. Çocukların bilgi ve becerisini artırmaya yönelik hazırlanmış, bilim ve teknoloji siteleri, beceri geliştirme siteleri ve  belgesel sitelerine çocukları özendirmek gerekir. İlkokul seviyesindeki çocuklar ödevlerini yapmak için internetten faydalanabilirler. Diğer yandan çocukların internet ortamında zaman zaman çeşitli şekillerde mağdur edildikleri, suistimal edildikleri, özellikle sosyal medya aracılığıyla kandırılmaya çalışıldıkları bilinmektedir. Yine aynı şekilde ergenlik döneminde yeterli psikolojik olgunluğa ulaşmış çocuklar dışında çocuklara sosyal medya hesapları açılmamalıdır. Açılanlar da çocuk tamamen olgunlaşana ve kendisini koruyabilecek olgunluğa gelene dek kontrol altında tutulmalıdır.

 

Şiddet içeren televizyon programları veya filmler: Çizgi filmler dahil olmak üzere tüm tv programlarında dikkat edilecek en önemli husus “şiddet”tir. Çocuklar bu programları izleye izleye şiddeti bir problem çözme biçimi olarak kanıksamaktadır. Çizgi filmlerde dahi silahların kullanılması, insan öldürülmesi ve zaman zaman da kötülerin bu yolla cezalandırılması gerektiği mesajının verilmesi oldukça yaygındır. Bu tarz sosyal kabul gören ortamlarda silahlara yer verilmesi silahın “doğallığını” ve “insanı bütünleyen” yönünü vurgulamaktadır. İzlemek oldukça etkili bir öğrenme şeklidir.

 

Cinsellik içeren filmler: Her türlü çocuk programının sıkı bir pedagojik sansürden geçmesi ve hangi programın hangi yaş grubuna uygun olduğunun belirlenmesi gerekir. Ancak asıl sansür ailelerin sorumluluğunda olmalıdır. Öncelikle televizyon evde kontrolsüzce seyredilen bir araç olmamalıdır. Bazen çocuklar için uygun diye sunulan programların hem erken cinsel çağrışımlar yaratabildiğini hem de korku yaratan şiddet görüntüleri içerebildiğini biliyoruz. Cinsellik içeren veya çağrıştıran görüntüler ergenlik öncesi yaşlarda çocukların cinsellikle ilgili kafalarının karışmasına, erken meraka dolayısıyla izlediklerini denemeye daha erkenden eğilimli olmalarına neden olabilmektedir. Gerekli olgunluğa erişilmeden denenen cinsel oyunlar, hem cinselliğin doğal bir süreç içinde algılanamamasına, hem de beraberinde birçok olumsuz duygunun gelişmesine neden olabilir.

Tüm yazılar için buraya tıklayın.