7/24 Anneliğin Yanına 09-18 İK Eklenmişken…

Çalışan anne olarak iş ve aile dengesini nasıl kurmalı?

Çocuğuma yeteri kadar zaman ayırabiliyor muyum?

Sağlıklı anne – çocuk ilişkisi nasıl kurulmalı, ben nasıl kurmalıyım?

Çocuğumla kaliteli zaman geçiriyor muyum?

 

Kafamda bir sürü soru ile başladım iş hayatına. İçimin rahat olduğu tek konu kızımı emanet ettiğim öğretmeni, okul idarecileri ve okulu. Tüm günü kendi gibi arkadaşları ve onları çok seven öğretmenleri ile geçiriyor. Akşam geldiğinde anlatacağı pek çok anısı oluyor.

Peki ya eve geldiğimde?

İşte en büyük kaygılar burada başlıyor. Ilk işim beni kapıda karşılayan kızıma kocaman sarılıyorum. Baba – kız vaktini parkta kocaman kahkahalarla ve bol koşturmacayla geçiren Sincapım çok açıkmış olduğundan hemen yemek hazılıyoruz beraber. Ben tabaklarımızı hazırlarken o masayı hazırlıyor, böylece sadece anı değil hayatı ve sorumlulukları da paylaşmış oluyoruz. Keyifle yemeğimizi yiyoruz. Sonrası..

Aslında sonrası asıl zor olan. Peki ben bununla nasıl başa çıkıyorum?

Yemekten sonra kızımla geçirebileceğim uykuya hazırlık ve masal saati dışında 1 saatim olduğundan bu zaman için önceden çalışıyorum. Hem eğlenebileceğimiz hem de onun gelişimine destek olacak oyunlar planlıyorum. Bunları ona sunmadan önce;

  • Kızım ne oynamak istiyor ya da beni hangi oyununa davet ediyor bunu gözlemliyorum.
  • Eğer öncesinde bir söz vermişsem bunu da içine dahil edebileceğim bir oyun kurguluyorum.
  • En önemlisi de oyun oynarken onun kazanımlarına değil, eğlenmesine odaklanıyorum.

 

20160528_164644 (1)

 

Sabahları ben çıkarken çoğunlukla uyuyor olduğundan ben eve geldiğimde birbirimize daha çok dokunabileceğimiz zamanlar yaratıyorum. Örneğin onu giyip dans ediyorum ya da kendisi bebeğini giyiyor, ben koreografi yapıyorum beraber dans ediyoruz. Ayına ve gelişimine uygun, küçük kas gelişimini destekleyen okul öncesi etkinlikler planlıyorum ya da bir hikaye uyduruyorum ve bulduğum herhangi bir dokuya boyalarla resim yapıyoruz. Bazen zımpara kağıdına bazen köpük parçalarına, bazen kartonlara..

Dokunmayı ve doku uyaranlarını kullanmayı ikimizde çok seviyoruz. Bu yüzden sokağa çıkarken yanıma tebeşir alıyorum. Oturup asfalta aklımıza gelenleri çiziyoruz. Bazen ıslanmasın kediler diye şemsiye açıyoruz, bazen elmanın içinden karnı doymuş bir kurt çiziyoruz.

En çok önem verdiğim konu ise çocuğumdan ayrı kaldığım zamanlar sebebiyle vicdan azabına girip ona sık sık hediyeler almıyorum, oyuncaklara boğmuyorum. Hazırladığım etkinlikler için yaptığım alışverişleri dikkat çekmeyen bir poşetle ya da çantamın içinde eve götürüyorum. Arada motive etmk için “sana bir sürprizim var” anahtar cümlesini kullanıp daha once denemediği bir oyun ile karşısına çıkıyorum. Çünkü; beraber geçireceğimiz kaliteli zamanın sebebi, beraber olmamız, o anı paylaşmamız ve  göz göze, ten tene sıcacık vakit geçirmemiz olmalı, ona alınan oyuncaklar değil.

Çünkü hiçbir oyuncak annenin gözlerinin içine bakıp konuşmasından, onunla herhangi bir oyun oynamasından ya da sarılmasından daha kaliteli zaman yaşatamaz.

Çocuklar sevgiyle ve oyunlar büyür, mutlu gelişir.

 

Sevgilerimle,

Zehra DÖRTER

@rythmmom