1 Milyon Çalışan Kadın Pasif Sigara İçicisi

Neden sigara içiyoruz? Sigara tiryakilerinin bu sorunun gerçek cevabını bildiğini sanmıyorum. Çoğumuz bir özentiyle, merakla genç yaşta tanışıyoruz sigarayla. Muhtemelen arkadaşımızın sigarasından ilk nefesi çekiyoruz ve genellikle öksürüyor, tadından nefret ediyoruz. Sonra kendimizi bir şekilde alıştırıyoruz. Daha sonra kodlamalar geliştiriyoruz. Kahveyle iyi gider, içkiyle iyi gider vs… Zararlı olduğunu bilsek de vazgeçemiyoruz. Nikotin denen maddenin bağımlısı oluyoruz. Sigarayı bıraktırma teknikleri ile tanınan Allen Carr’a göre, sigara bağımlılığı ile uyuşturucu madde bağımlılığı arasında bir fark yok: “İnsan bir sigaradan ortalama olarak yirmi nefes çekerse bir tek sigaradan yirmi doz uyuşturucu madde almış olur. Nikotin etkisini çabuk gösteren bir uyuşturucu maddedir ve kandaki nikotin miktarı sigara içtikten genelde yarım saat sonra yarıya, bir saat sonra ise dörtte bire düşer. Bu da birçok tiryakinin neden günde yaklaşık yirmi tane sigara içtiğini açıklar. Sigaranızı söndürür söndürmez nikotin hızla vücudunuzu terk etmeye başlar ve  Nikotinin verdiği rahatsızlık nedeniyle tekrar sigara içmek istersiniz.”

Bu haftanın yazısı gözünü sigara ve kahveyle açmadan ayılamayan çalışan annelere geliyor. Geçtiğimiz hafta “Dünya Tütünsüzlük Günü”ydü. Bu vesileyle, Prof. Dr. Yalçın Karakoca tarafından  “Türk gibi sigara içmek” deyiminin hakkını veren çok çarpıcı rakamlar açıklandı. Özellikle iş yerinde 1 milyon kadının ve çocukların yüzde 55’inin pasif içici olması beni çok etkiledi. Yani sadece kendinize değil, çevreye de zarar veriyorsunuz. Hamilelikte sigara tüketiminin ise sayısız zararları var. Sigara tiryakileri, lütfen bu yazıya bir göz atın.

  • OECD’nin 2015 yılı raporuna göre, Türkiye yüzde 23,8 sigara kullanım oranıyla dünyada 11. sırada yer alıyor.
  • Rapora göre Türkiye’de erkeklerin yüzde 37.3’ü ve kadınların yüzde 10.7’si sigara kullanıyor.
  • Türkiye’de, her gün sigara içen kişi sayısı 6 milyonu erkek, 3.9 milyonu kadın olmak üzere toplam 15 milyona yakın.
  • Türkiye’de son 10 yıl içinde sigara tüketimi yüzde 52 oranında artmıştır. Ülkemiz bu artış oranıyla dünyada Pakistan’dan sonra ikinci sıradadır.
  • Ülkemizde her yıl 120 bin, her gün 300 kişi sigaraya bağlı nedenlerle ölüyor. Akciğer kanseri ölümlerinin yüzde 95’i, KOAH’a bağlı ölümlerin yüzde 90’ı sigara nedenli. Dahası kalp damar hastalıkları da yine sigaraya bağlı ölümlerin ilk sırasında geliyor. Sigara içen bir kadının akciğer kanseri olma riskinin, içmeyen bir kadına göre 1.5-3 kat daha fazla olduğu kabul ediliyor.
  • 2014 yılında Dünya Sağlık Örgütü işbirliğiyle hazırlanan Tütün Atlası Araştırması’nın sonuçlarına göre, Türkiye’de çalışan nüfusun yüzde 39’u iş yerinde pasif içici çıktı. Bu oranla dünyada 8’inci sırada bulunan Türkiye’de, restoran ve evlerde, kapalı alanlardaki sigara yasağına rağmen pasif içicilik oranı yüzde 58’e kadar yükseldi.
  • Türkiye’de iş yerlerinde sigara içmediği halde sigara dumanına maruz kalarak pasif içici konumunda olan 1 milyonu kadın, 4 milyonu erkek, yaklaşık 5 milyon çalışan bulunuyor. Pasif sigara dumanına maruziyette normal bir sigara içicisine oranla; 4 kat fazla karbonmonoksit gazı, 50 kat fazla amonyak ve daha bir sürü zehirli maddeyi kat be kat fazla alıyorsunuz.
  • Pasif içicilik bebekleri ve çocukları da tehdit ediyor. Bebekler dünyaya geldikten sonra akciğerler ve beyin gibi bazı organlar gelişimine devam ediyor. Sigara dumanı bu gelişime büyük zarar veriyor. Ülkemizdeki çocukların yüzde 55’i pasif içiciliğe ailesi tarafından maruz bırakılıyor. Günde 10 adet sigara içilen bir evdeki çocuğun, hiç içilmeyen bir evdeki çocuğa göre, solunum yolu rahatsızlığı yaşama riski 2 kat fazla.
  • Akciğer kanseri nedenleri arasında yüzde 8- 10 arasında çevresel faktörler, yani pasif içicilik ve hava kirliliği gösteriliyor. Bu nedenle evinde sürekli sigara içen bir eşle yaşayan kişinin de akciğer kanseri olma riski vardır.
  • Sağlık Bakanlığı’nın araştırmasına göre, ülkemizde 15 yaş üstü kadınlarda sigara içme oranı yüzde 24’tür. Hollandalı bilim adamlarının yaptığı araştırmalar, günde bir sigara içen kadının doğurganlık şansının bile hiç içmeyenlere göre yüzde 28 oranında azaldığını, doğurganlık yaşını en az 10 yıl indiğini göstermiştir.
  • Gebelikle ilgili sonuçlar açısından incelendiğinde sigara içen kadınlarda gebelik zarlarının erken yırtılması, ‘abruptioplacentae’ (rahim duvarındaki plasentanın erken ayrılması), placentaprevia (plasentanın doğum kanalını kısmen veya tamamen tıkaması), dış gebelik ve erken doğum riski daha yüksektir.
  • Anne adayı gebeliği başkalarının içtiği sigara dumanından etkilenmektedir. Annenin çevresinde içine çektiği bu duman, plazenta aracılığıyla bebeğe geçmekte ve bebeğin büyüme ve gelişmesini yavaşlatmaktadır. Bu nedenle gebelik döneminde sigara içmeseniz bile sigaralı ortamlardan uzak durmanız gerekmektedir.
  • Gebelikte sigara içmek; Düşük riskini artırır, erken doğum eylemine, bebeklerin yarık dudak ve yarık damaklı doğmasına, bebeğin doğum ağırlığının düşük olmasına, akciğerlerinin yeterince gelişmemesine, bebeğin gelişememesine neden olabilmektedir.

            YOKSUNLUK BELİRTİLERİ BIRAKTIKTAN 3-4 HAFTA SONRA AZALIR

Sigarayı bıraktıktan sonraki ilk 3 gün en zor dönemdir. Nikotin yoksunluk belirtileri olan       huzursuzluk, anksiyete, konsantrasyon güçlüğü, depresyon ve büyük bir sigara içme                   arzusu bu dönemde ortaya çıkabilir. Bu durumların geçici olduğunu ve 3-4 hafta içinde   azalarak ortadan kalkacağını bilmek önemlidir. Bu dönemde aktif olmak, kafeinden uzak             durmak, sigarayı akla getirecek ortamlarda bulunmamak, sakız çiğnemek, kuruyemiş yemek bu dönemi kolay atlatmaya yardımcı olur.

            SİGARAYI BIRAKINCA HAYATINIZ NASIL DEĞİŞECEK?

  • 20 dakika sonra, kan basıncı ve nabız normale döner, el ve ayak dolaşımı düzelir.
  • 8 saat sonra, kan oksijen düzeyi normale döner, kalp krizi geçirme riski azalır.
  • 24 saat sonra, vücut karbonmonoksitten arınır.
  • 48 saat sonra, kandaki nikotin düzeyi azalır, tat ve koku duyusu artar, peptik ülserli hastaların tedaviye verdikleri cevap artar.
  • 72 saat sonra, hava yollarının gevşemesi sonucu nefes alıp verme rahatlar, solunum yolları fonksiyon görmeye başladığı için sekresyon (sıvımsı salgı, akıntı) miktarı artar,       hava yolları kendi kendini temizlemeye çalışır. Enerji düzeyi artar.
  • 2-12 hafta sonra, tüm vücuttaki dolaşım düzelir, solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riski azalır, yürürken yorulma ve tıkanma daha az görülür.
  • 3-9 ay sonra, öksürük, kısa aralıklarla nefes alıp verme ve ‘wheezing’ yani hırıltılı ya da ıslık sesli soluk alıp verme gibi solunum yolu problemleri düzelir, akciğer fonksiyonları         yüzde 5-10 oranında artar.
  • 12 ay sonra, koroner kalp hastalığı riski yarı yarıya azalır.
  • 12-36 ay sonra, mesane kanseri riski yüzde 50 azalır.
  • 5 yıl sonra, kalp krizi geçirme riski, yemek borusu ve ağız boşluğu kanserleri riski yüzde 50 azalır.
  • 10-15 yıl sonra, kalp krizi geçirme riski hiç içmeyenlerle aynı seviyeye iner, akciğer kanseri riski sigara içenlere göre yüzde 50 azalır.

Prof. Dr. Yalçın Karakoca*: Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Göğüs Hastalıkları Klinik Şefi

Tüm yazılar için buraya tıklayın.