Türk Annesi İçin Hava Her Zaman Yeterince Soğuktur!

Evet arkadaşlar!

Hepimizin bildiği üzere, Türk annesi için hava her zaman,  yeterince soğuktur. Camlar açık olsa da olmasa da, evin içinde kurander vardır. Gazete sayfasını çevirirken ortaya çıkan esinti bile cereyan yapmaya yeterlidir. Ayrıca uyuyanın üzerine kar yağar. Çocuklarını yaz kış yorganla yatıran, sıcak yaz akşamlarında bile “Bak anlamadan üşürsün” diye peşinden hırkayla dolaşan başka anne türü var mıdır, bilmiyorum. “Anlamadan üşürsün” lafı bile şahanedir, çocuğa duyulan güvenin en somut belirtisidir : )

Geçtiğimiz ay Kanada’daydım. Dünyanın en soğuk memleketlerinden biri. Ben sokağa mont, şapka, atkı, eldiven kombiniyle çıkarken, arkadaşımın kızının şort, spor ayakkabı, penye tişört ve ince bir yağmurlukla okula gittiğini görünce gözlerim yuvalarından fırladı.

Arkadaşım “Donacaksın, altına pantolon giy, başına da bir şapka tak!” diye çocuğa bir miktar çemkirse de, benim için yeterli olmadı. Atkının, kalın montun lafı bile geçmiyordu. O halde Türk Annesi olarak devreye girmem gerekiyordu. “Zatürre olacak çocuk bu soğukta! Kalın bir montu yok mu?” diye soruverdim.

Arkadaşım müstesna bir şekilde güldü ve şöyle dedi: “Burada bir tek kafayı soğuktan korumak gerektiğine, soğuğun değil mikropların hasta ettiğine inanılır. Yaşadığımız yerde hava o kadar temiz ki, mikrop barınmıyor. Çocuklar burada neredeyse hiç hasta olmuyor. ”

Aradan birkaç gün geçti. Arkadaşımın kızını yüzmeden alırken başka bir olaya tanık oldum ki, orada şok geçirdim. Yüzme antrenmanına geç kalmış bir ufaklık, yolun karşısında arabadan inmiş ve bizim çıktığımız kapıya doğru koşuyordu. Hava -1, -2 derece civarıydı. Çocuğun üzerinde ne vardı dersiniz. Bone, gözlük, mayo… O kadar. Ayakları da çıplaktı. Çocuk üşüyordu ve kesin anlamıyordu. Çünkü Kanada Annesi, Türk Annesi’nin bilgeliğine sahip değildi : )

Defne ve Ege’nin doktoru Barbaros Bey de (Klinilk’ten Prof. Dr. Barbaros Ilıkkan), yıllardır aynı şeyi söyler. Defne ve Ege’nin bebekliğinden beri kışları odaya termometre koydurur ve oda ısısının 18 dereceyi geçmemesini ister. Geçiyorsa kaloriferi kapattırır. Biraz burunları tıkansa, “üstüne bir battaniye at, balkona çıkart” der.  Ateşleri çıksa, çocukları soğuk duşa sokturur. Çocukların soğuktan değil, fazla sıcaktan ve kuru havadan hastalanacağını söyleyip durur. Soğan gibi giydirmeye de karşıdır, biraz kalın giydirsem “Mevsime uygun giydir yeter, çocuk isilik dökecek.” diye söylenir. Çok mecbur kalmadıkça da ilaç vermez. Onun sayesinde Türk Annesi unvanımdan zaten bir miktar ödün vermiştim, Kanada’da ise bu unvandan tamamen vazgeçtim.

Sevgili Türk Annesi, iş yerinden bile çocuğunuzu kontrol ettiğinizi, bu soğukta kameradan bakıcının çocuğunuzu nasıl giydirerek dışarı çıkarttığını takip ettiğinizi biliyorum. Kanada Annesi Aday Adayı olarak dudaklarım titreyerek söylemek isterim ki, çocuğunuzu hastalıklardan korumak için ne giyip, ne giymediğine fazla takılmayın, onu mikroplardan koruyun yeter.

Acıbadem Hastanesi Çocuk Doktoru Banu Küçükkırım‘ın enfeksiyonlardan korunmak için önerileri ise şöyle;

Bebeklerde enfeksiyona karşı anne sütü
Bebeğinizi hastalıklardan korumanın en etkili yöntemlerinden biri, onu ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslemek. Çünkü anne sütünün içeriğindeki antikorlar bebeğin genel bağışıklık durumunu yükselterek hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlıyor.

Kalın değil, kat kat giydirin
Çocuğunuzun kıyafetleri ortam ısısına uygun olarak çıkartabilecek şekilde, birkaç kat olsun. Sentetik olmayan, teri çekecek pamuk içerikli kumaşlardan oluşan kıyafetler tercih edin. Çocuklarda ısı kaybı baş bölgesinde daha çok olduğu için başını bere ile koruyun.

Saat başı pencereleri açın
Enfeksiyonlar damlacık yoluyla ve havada asılı kalan viral partiküller nedeniyle bulaştığı için iyi havalandırılmış ortamlarda hastalığın bulaşma riski düşüyor. Bulunduğunuz ortamı her saat başı 5’er dakika havalandırmaya özen gösterin.

Vitaminsiz kalmayın
Sonbahar ve kış meyvelerinden nar, elma ve portakal bağışıklık sistemini güçlendiren besinler arasında yer alıyor. Koyu yeşil yapraklı, sarı ve turuncu renkli sebzelerde bolca bulunan A vitamini solunum yolu dayanıklılığını artırarak bariyer görevini güçlendiriyor. Yüksek protein içerikli et ve süt yumurta gibi yiyecekler de antikor yapımını uyararak vücudun genel direncini yükseltiyor. Kış mevsiminde bu besinleri sofranızdan eksik etmeyin.

Maske takmayı unutmayın ve Öpmeyin
Hastalandığınızda çocuğunuzun yanında mutlaka maske takın ve onu öpmekten kaçının.  Çünkü ağız salgınızdaki virüs ve bakteriler, bu yolla çocuğunuza taşınarak hastalığa yol açıyor.

Aynı bardaktan su içmeyin
Hastaysanız çocuğunuzla aynı çatal, kaşık, bardak gibi eşyaları kullanmayın. Virüs ve bakteri içeren salgıların taşınması, enfekte materyaller nedeniyle daha kolay oluyor.


El yıkamayı öğretin

Virüslü yüzeylerle teması yok etmenin en etkili yolu, el temizliğinden geçiyor. Çocuğunuz ellerini az 2 dakika sabun ile yıkayıp, kurulasın ve bunu alışkanlık haline getirsin. Ortak havlu kullanmamaya da dikkat edin.