Planlar Alt Üst Olduğunda Yapılacak En İyi İki Şey

Bir anne için kendine vakit ayırabileceği en değerli zamanlar çocukların uyuduğu anlardır, bunu anne olan herkes bilir. Bu uykunun ise en makbulü öğlen uykusu zamanıdır ki o da eğer çocuğunun öğlenleri uyuma alışkanlığı varsa, yoksa mecbur gece uykusunu bekleyeceksin.

Ama şu da çok bilinen bir gerçektir ki, sen çocuğunun uyuduğu zaman için plan yaparsan, o çocuk planlarını hisseder ve her zamankinden farklı bir saatte uyur ya da uyumaz, ya da uyanmaz.

Ama ne yapar eder, senin planlarının alt üst olmasını sağlar. Bu senaryoyu ben yazmadım ama çocuklu her evde sahnelendiğine eminim. İşte anneler adına tüm farklılık, bu andan sonra başlıyor.

Eğer alt üst olan planlarına kahreder ve “kaderim böyle imiş” deyip, mutsuzluktan patlar ve  planlarını uygulayabildiğini düşündüğün diğer annelere hasetle iç geçirirsen,  seni temin ediyorum ki o evde sana hiç sıra gelmez ve sen de kafandaki gerçekleştiremediğin planların hayaliyle yaşarsın. E peki ne yapacaksın?

Çok basit;

hemen yeni çözümler geliştireceksin (çünkü annelik)

ya da

elindeki durumu kendin için en iyi şekilde kullanacaksın (çünkü biraz Pollyanna’cılık zarar vermez).

Hani diyelim ki, kuaföre gitmek istiyorsun (evet, kuaför diye bir şey var, umarım unutmamışsındır), çocuğun da beklediğin saatte uyumadı. O zaman B planını devreye sokup, en yakınındakilerden yardım istemelisin. Bu gruba dahil olanlar tamamen senin hayatınla alakalı olsa da, benim ilk yardım kitimde, eşim, annem ve babam var. Hemen annem, babam çok uzakta, eşim hep çalışıyor deme. Belki senin de komşun, arkadaşın, dayın, hala kızın, teyzen, kardeşin vardır.

Yeter ki gerektiğinde, güler yüzle ve iyi niyetle yardım istemeyi bil.

Hadi farz edelim, o gün gerçekten yardım isteyecek kimsen yok; herkesin işi vardır ve kimse müsait değildir. O zaman da ikinci maddeye göre, elindekini kendin için en iyi şekilde değerlendirmelisin. Çocuk uyandı ve sen kuaföre gidemedin ya, tamam o zaman, dünyanın sonu değil, öncelikle bunu kabullen. Kuaföre giden diğer anneler de bu durumları yaşıyor zaten, takılma onlara. Gülümse ve hemen çocuğunla yapabileceğin bir şeyler planla.

Mesela kuaföre gitme planın olmasaydı ne yapardın? Onların arasında çocukla yapabileceklerin var mı? En kötü ihtimalle, saçını bile evde şekle sokabilirsin çocuğunla beraber. Yapmak istediğin birçok  şeyi oyuna çevirip, çocukla birlikte yapabilirsin.

Yeter ki içinde bulunduğun durumun seni mutsuz etmesine İZİN VERME!

Bak işte kendimden bir örnek:

Bir keresinde annemlerin yazlığına gitmiştik maaile. Ben de tabii hayaller, planlar gırla gidiyor kafamda… Çocukları annemlere bırakıp güneşlenirim, deniz, kum, sahiller beni bekliyor, akşamları eşimle dışarı çıkıp yemeğe gidebilirim. Ohh ne hayaller ne hayaller. Lakin hiçbir şey planladığım gibi gitmedi.

Çocukların bana, özellikle bana, yapışacağı tuttu. Akşamları annemler de yan çizmeye başlayınca ben kaldım mı iki çocukla hayallerimin ortasında.

“Amaan”, dedim. “Olsun be, Çocuklarla da gidilir akşam yemeğine, uyuturuz birini pusette ötekini birleştirilmiş sandalyelerin üzerinde yeriz yemeğimizi. Ne olacak? Güneşlenmekse o da tamam. Ben yatarım güneşin altına, minik şişme havuzu, kum oyuncaklarını da veririm önlerine oynarlar. Oynamazlarsa da gözüm üzerlerinde olur yine kurulurum şezlonga. O da olmazsa, onların peşinde koşarken güneşlenmiş olurum, hem de form tutarım fena mı yani? ” İşte aynen bu kafadaydım ve çok güzel bir tatil geçirdim.

Bu işler öyle ya da böyle hepimizin başına geliyor, hepimiz geçiyoruz aynı yollardan ama bazıları çok mutlu mesut iken, bazıları mutsuzluktan ağlıyor.

Çünkü, olayları algılayış biçimleri farklı ve aynı durumlara farklı tepkiler veriyorlar.

Annelik, keyif alarak yapılmazsa gerçekten çok büyük yük olur kadının omuzlarına. İş ki, biz bunu fark edelim ve bir şeyleri değiştirelim.