Beraber yürüdük biz bu yollarda…

Hamileliğimin sekizinci ayında masamı toplayıp, neredeyse 10 yıllık iş hayatımı bir kutuya doldurup,gazete binasının önünden taksiye bindiğim günü hiç unutmam. O gün kariyerimde önemli bir basamak atlamış ve tam zamanlı anneliğe terfi etmiştim. İkiz bebekler doğuracaktım ve onları bakıcıya emanet edip işe dönmem zor olacaktı. Anneanne ve babaanneler pek genç sayılmazdı, onlardan yardım istemek olmazdı. Bizlere en iyi şekilde bakarak zaten ellerinden geleni yapmışlardı. Eşim maddi yönden ihtiyacımız olmadığını söyleyerek çalışmamı istememişti. İki çocuğu büyütmek, yetiştirmek zaten yeterince önemli bir işti ve bunu ancak bir anne yapabilirdi. İyi güzeldi de, yine de içim buruktu. Bunda doğru olmayan bir şeyler vardı. O dönem, çalıştığım gazetede Ayşe’nin İkizleri köşesi yeni yayınlanmaya başlamıştı. İşten ayrıldıktan birkaç gün sonra yayın yönetmenimden gelen telefon sayesinde havalara uçmuştum. “Ayşe, bu yazılar okunuyor. Evden devam etmeni istiyoruz. Yazı başına da sana ancak bebeklerin mama parası kadar bir para verebiliriz.” demişti. Buna da şükür! O köşeye nasıl sarıldığımı bir ben, bir de Allah bilir. Her hafta yazdım. Doğuma girmeden önce, doğumdan çıktıktan hemen sonra, emzirirken, yemek yemeye bile vakit bulamazken, uykusuzken, belki rüya görürken bile yazdım. Her hafta… Kanımın son damlasına kadar hem evdeki, hem gazetedeki Ayşe’nin İkizleri’ne sahip çıktım. Mesleğimden vazgeçmedim. Bir süre sonra çocuklar büyüdü, anaokuluna başladı ve ben dışarıdan çalışarak da olsa gazeteye geri dönebildim. İşten ayrıldıktan sonra “Çalışan Annenin Hakları” ile ilgili birçok yazı yazdım. Çünkü normal şartlar altında işsiz kalmıştım. Dört ay sonra hangi anne, iki bebeği bırakıp işe dönebilirdi ki? Avukatlara danıştım, pedagoglarla konuştum, diğer ülkelerde çalışan annelerin hatta babaların haklarını araştırdım. İsveç’te doğum izninin 96 hafta olduğunu öğrendiğimde, İsveç’e kaçma hayalleri kurdum. Aradan 12 yıl geçti. Nutricia’nın, Ipsos Araştırma Şirketi’ne yaptırdığı, “Çalışan Annelerin İlk 1000 Günü” adlı araştırma (72 tanesi hamile 544 anne, 305 baba ve 222 yönetici ile görüşülerek yapılmış), önüme geldiğinde, bu süre zarfında pek bir şeyin değişmediğini gördüm. Kadınların yüzde 43’ü bebekleriyle daha fazla vakit geçirebilmek için, işe dönmek konusunda endişe yaşıyor, yüzde 14’ü ilk bin gün içerisinde işinden ayrılıyor, yüzde 40’ı ise anne olduktan sonraki bir dönemde işinden ayrılmak zorunda kalıyor. İşe dönen anne bebeğini en fazla 10 ay emzirebiliyor. Yöneticilerin yüzde 91’i şirketlerinin “anne baba dostu” olduğunu söylese de, aslında bu alanda sundukları hizmet çok kısıtlı. Araştırma sonuçları özetle şunu diyor: “İnsan hayatında gelişim açısından en kritik evre olan ilk 1000 günde yani 0-2 yaş döneminde, çalışan annelerin yüksek motivasyonla işe dönebilmeleri, hem de bebekleriyle daha fazla vakit geçirebilmeleri için destek mekanizmalarına ihtiyaç var.” Burada hep birlikte, araştırmayı her boyutuyla inceleyip, uzman görüşlerine başvuracağız. Çalışan annenin hayatını kolaylaştırmak için tavsiye ve önerilerde bulunacağız. Dertleşeceğiz. Doğum ve erken ebeveynlik sürecinde yaşadığınız hikayeleri lütfen bizimle paylaşın. Ayşe’nin İkizleri döneminden tanıştığımız anneler varsa, onlar bilir. Beraber yürüdük biz bu yollarda… Birbirimizi tanımadan, benzer şeyleri yaşayarak ve çözerek birlikte güçlendik. Şimdi Nutricia sayesinde yeni annelerle tanışacak ve çalışan annelere birlikte destek olacak olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Hoş geldim aranıza : )

Tüm yazılar için; tıklayın.