Emzirmeye Elveda

Bu hikayenin adı ‘Emzirmeye Elveda’
Türü; romantik-dram..
Başrollerde bir anne ve kızı var. Yardımcı oyuncular oscarlık destek verse de bütün yük başrollerde.  Hikayenin başı da sonu kadar meşakkatli. Bu büyük aşkı anlatabilmek için hikayenin başına dönelim önce…
Tarih: 9 Ağustos 2014 Saat: 12:03
Az önce Pink ten ‘Just Give Me A Reason’ şarkısını açan ve başka alemlere taşıyan ameliyathane sakinine teşekkürü bir borç bilirim. Zira beni epidural olmak için iki büklüm olmuş halimden uzaklaştırıp, kızıma kavuşacağım güzel ana tatlı bir geçiş yapmamı sağladı kendisi. Hikayenin minik kahramanı hıçkırıkçı bebe Zeynep Ece doğuma dakikalar kala bile karnımda fır dönmekte ancak bir türlü doğmak niyetinde olmamaktaydı. 9 ay 9 günlük anne karnı macerası sonrasında 8. ayın 9 unda dünyaya geldi. Sanırım uğurlu sayısı 9. Şahane doktorum sayesinde sıkıntısız bir sezaryen doğum yaşadım. Çok şükür ki pembe Eceyi kısa süre sonra da emzirebildim. Daha ilk tecrübede çok sevmiştim. Hemşire gelsin de emzireyim diye kapıyı gözlediğimi hatırlıyorum sonrasında da. 2 gün hastanede eşimle kaldım. Onun varlığı ve desteğiyle çabucak toparlandım.
2 günün sonunda eve döndük. Ben bol bol emzirmeye devam ettim. Gece saat kurup kalktım emzirdim. Bir gün uyuyakaldım hatta, 4 saat filan uyumuş Ece de. Çoook uzun süre o kadar kesintisiz uykum olmadı sonra. Yatak odamda, loş ışıkta, sakin müzikler açıp emzirdim sık sık. Emzirmediğim zamanlarda iyileşmek için ve sütüm artsın diye uyumaya çalıştım. 1 haftada toparlandım. Yaklaşık 10 gün sonra kilo kontrolü için hastaneye gidene kadar herşey sorunsuz ilerliyordu. Hatta daha da önceye gidersek sorunsuz bir hamilelik geçirdim. Mide bulantısı yok, son aya kadar reflü yok. 34. Haftada tatile bile gittim. Uçakla. Uçağın adı bile Ece ydi. Son haftada dahi geziyordum. 60 kiloyla hamile kalıp 73 kiloyla doğuma girmiştim. Fit bile sayılırdım yani çok tatlış bi hamiştim. (Ne dedim ben :p )
Hamileliğim süresince doktorumun sözünden çıkmadım. İnternette deli gibi gezip, forumları okumadım. Kafa rahat. Emzirmeyle ilgili de bütün hazırlığım tamdı. Çünkü sanıyordum ki sütüm fışkıracak, deliler gibi emzireceğim. Aksini düşünmemiştim. Ta ki o kilo kontrolüne kadar. 10 günde 80 gr vermiş Ece. Doktoru aradık. O talihsiz açıklamayı yaptı. ‘Demekki sütünüz yetmiyor, hemen mama başlayalım’. Pek çoğunuz şu cümleyi okurken o güne gittiniz ve aynı hayal kırıklığını hissettiniz değil mi? Benim? Sütüm? Yetmiyor? Çocuğumu? Duyuramıyorum? Bana muhtaç! Ve ben ona yetmiyorum öyle mi? Yaşadığım ilk krizdi. O halde eve gittik. Eşim bir hızla kaşık biberon mama vs almaya gitti. Ben emzik bile vermemiştim. Biberon filan almamıştım bile hiç. Ağlaya ağlaya emzirdim o gün. Sonra benzer şeyler yaşadığını bildiğim bir arkadaşımı aradım biraz sakinleştim. Kaşıkla mama vermeye çalıştım olmadı. Biberonla verdim biraz, içip kustu Ece. 2 gün mama tecrübem oldu. Bir taraftan sütümü arttıracak yöntemler arıyor bir taraftan çaresizce mama yapıyordum. Sonra bir arkadaşım bana dediki ‘Emzir, her annenin bebeğine yetecek kadar sütü vardır, azsa da onun ihtiyacı azdır! Pes etme, emzir!’ 2 günün sonunda kendime geldim. Mama vermeyi bıraktım. 2-3 saat arayı filan beklemedim. Emzirdim. Bazen 2 saat emzirdim. Bazen daha bile fazla. Tabi ki meme ucu yaraları da oldu. Ama az. Hatta doktoruma göre çok az. Doğumdan önce krem kullanmaya başlamıştım. Sanırım faydası oldu.
20 günlükten sonra annem ve kayınvalidem evden ayrıldılar. Eceyle başbaşaydık. Eşim sağolsun ev işlerine yardım etti. Haftada bir gelen ablamız aralarda bir gün fazladan geldi. Ben elimi bile sürmedim işlere. Gözümü bile ayırmadan Eceyle ilgilendim. Gece gündüz emzirdim. 2 tesellim vardı. Birincisi Ece hiç ağlamadı ilk 6 ay. Doktora neden ağlamıyor diye sorduğumuzu hatırlıyorum. Ağlamamasını ve uyumasını tok olmasına yordum. İkinci tesellim ise bu kadar emzirmeme karşın hiç kucak düşkünlüğünün olmaması idi. Beşiğine koyunca uyumaya devam ediyordu. Emzirmek dışında kucağıma uyuyakaldığını pek hatırlamam, hala da öyledir zaten.
Doktoru merak ediyorsanız… Tabi ki küstüm ve bir daha o doktora gitmedim. Sonra gittiğim doktorlar arada mama önerdi. Çünkü Ece genelde sınırda kilo alıyordu. Ama uzun doğmuştu ve sürekli boy atıyordu. Bu da bir gelişim göstergesidir dediler. İstersen gece yatarken ver mama dediler. 1 ay filan belki mama girişimim olduysa da Ece biberon sevmedi. Mama defteri kısa sürede kapandı.
Süt ne oldu peki? İlk 5 ay ha bugün ha yarın kesilecek gibiydi. Azdı. Ece kısa sürede bitiriyordu. Sık emiyordu. Başlarda ana kucağında uyuyordu. Hiç ayakta sallamadım. 7. Ayda filan uyku eğitimi denedim. Tracy Hogg. İlk hafta sonuç başarılı giderken 2. Hafta Ece çıldırdı. Kesinlikle direndi. Bir gün yanına yatıp emzireyim dedim sakinleşsin diye. İlk dakikada uykuya daldı. O günden sonra uyku yöntemimiz emzirme oldu. Tavsiye ettiğimden değil ama her uykuda emmesi, gece emmesi ile filan belki de sütüm arttı. Fazlasıyla!
Bence! Emzirmede temel esas mutlu anne mutlu bebek! Lohusalığı, dertleri, stresi emzirirken kenara koymak. Ten tene, göz göze temas. Emzirirken gülmek hatta. Öpmek, sarılmak. Tek ihtiyacınız sevgi. Belki biraz da Rezene, çilek, tarçın, emzirirken içilebilen çaylar ve zenginleştirilmiş sütler 😉
Kilolara ne oldu? Hiç iyi bir örnek değilim ama merak ederseniz diye yazıyorum. Canımciğerim 73 kilomun 10 u ilk 10 gün gitti. Amaaaa ah dostlar ah, o nasıl acıkmak! Nasıl bir tatlı istemek! Elimin de bir lezzeti varmış ki sorma gitsin. Ece uyuduğu an mutfağa koşuyordum. Katkısız olsun diye tatlımı, kekimi kendim yapıyordum 🙂 Katkısız ama sülale boyu oluyordu. Eşim eve gelmeden hepsini yediğim olmuştur. Hurma dediler içine düştüm. Verdiğim kiloları bir bir aldım. Ben yandım siz yanmayın. Yemeyin! Su için! Ot yiyin, koyu yeşil yapraklı!
Tek dikkat ettiğim konu tüm o tatlılara rağmen sağlıklı beslenmeye çalışmak oldu. Hamileyken ve emzirirken sakıncalı şeyleri, gaz yapan şeyleri tüketmemeye özen gösterdim. Dip deniz mahsülleri, sucuk salam sosis ve katkı maddesi olan her şey, paket gıdalar filan. Elbette no alkol. Sigara içiyordum hamilelikten önce. Hamileliğimi zaten 4. haftada öğrendim. Sigarayı ilk başta bırakmıştım. Çok şükür tekrar başlamadım. Doğumdan sonra şöyyyle bir sigara içsem rahatlasam hissi oluyor arada, aldanmayın. İçmeyin. Hele de emzirirken. Hiç yumuşatmadan söylüyorum, ha hamilelikte ya da emzirirken içmişsiniz, ha bebeğinizin eline sigara tutuşturmuşsunuz aynı hesap!
Velhasıl kelam; çok güzel bir emzirme dönemiydi. Özellikle Ece ile iletişimimiz güçlendikçe daha da güzel oldu. Sarı bir örtümüz vardı. Sarı sevgi çadırı. Ece benimsedi örtüyü. Her yerde emzirdim. Başlarda tecrübesizlikle bebek bakım odası ararken, bir kaç olumsuz tecrübe sonrası onu da bıraktık. Her yerde sarı sarı emzirdim. 1 yaşından sonra bırak diyenlere, artık onun içtiğinden ne olacak diyenlere; başlarda sütün yetmiyor galiba diyenlere yaptığım muameleyi yaptım. Hiç umursamadım. Ece hep yemek seçti. Ama iştahsız da denemezdi. Meyve, kuru meyve, kuru yemişin hastasıdır, kahvaltıda omletini yer lakin katiyen çorba içmez filan. Nitekim emzirmeyi bırak iştahı açılır dendi hep, öyle olmadı…
Derken gelelim yazının başlığına.
Tarih: Haziran 2016, Ece 22 Aylık
Tercihim en az 24 ay emzirmekti. Lakin Ece bırakacağımızı anladığından mıdır nedir bilmem ama 20. Aydan sonra özellikle geceleri durmadan emmeye başladı. Dışarıda olduğumuzda hiç yönelmiyor ama eve gelince adeta yapışıyordu. Geceleri 2-3 saat kesintisiz uykumuz kalmamıştı. Anneler gününde yavaş yavaş bıraktırmaya karar verdim. Ama emerek uyuduğu için gece ve sabah uyandığında emzirmeyi en son keserim diye düşündüm. Çünkü asıl zor olan oydu. Anneler gününde bol bol emzirdim. Ertesi gün Eceyle konuştum önce. Ona büyüdüğünü, artık sadece uyurken emeceğini, onu da bir zaman sonra bırakacağını anlattım. Arada bir yanıma gelip istese de oldukça makul karşıladı. Israr etmedi. 2 hafta süreyle böyle devam ettik. Uyurken emdiğinde bile kısa zaman sonra bunu da bırakacağımızı, artık büyüdüğünü, büyük çocukların emmeyip yine sağlıklı beslendiğini böylece daha özgür olduklarını anlattım hep. Emzirmenin çok güzel olduğunu ancak sadece bebeklerin emdiğini anlattım. Son günlerde gündüz istemedi bile. Bu sürenin sonunda tatil için İzmir’e ailemin yanına gitme planımız oluştu. Daha önceki seyahatten alıştığı şekilde uçakta da emmek istedi Ece. Basınçtan etkilenmemesi için iniş ve kalkışta emzirdim. Ertesi gün gündüz tekrar isteyince anladım ki ya hep ya hiç zamanı geldi.
Emzirmeyi kesmeyi düşündüğümde de asla travmatik olmasını istemedim. Konuşup anlaşarak, güzel anılarla bitirelim istedim. En azından Ece için öyle olmalıydı. Zaten bırakma aşamasında anladım ki asıl travmayı anne yaşıyor! Sonuç olarak o gün akşam uykusu için yatağa gittiğimizde bırakalım dedim. Önce anlayışlı gibiydi Ece, sonra direndi, ağladı, kıvrandı! 45 dakika boyunca. Bu sürede aklıma büyük çocukları göstermek geldi. Hatta o gün Lilanın bir videosuna denk geldik şans eseri. Salıncakta sallanıyordu Lila, fonda da ninni. Ece izlemekten keyif alınca videoyu indirdim hatta. Başa alıp alıp izledik. Ama uykuya geçme zamanı gelince yine isyan ediyordu. O an pes edip emzirsem artık güvenilirliğim kalmayacaktı, bir sonraki sefer de aynı şeyi yaşayacaktık, belki daha kötü olacaktı, dayanmak zorundaydım ama inanın bana kolay olmadı. Ece yorgun düşüp uyuduğunda ben ağlamaya başladım. O gün yaklaşık 7 saat kesintisiz uyuyup sabah 6 gibi uyandı. Çünkü emme saatiydi. Nitekim emmediği için sinirli ve ağlayarak uyandı. Öğlene kadar da aynı durum devam etti. Öğle uykusu saati gece yaşanan kabusun devamı gibiydi. Daha da kıvrandı. Ben sakinleştirmeye çalıştıkça, sarıldıkça daha da öfkelendi. Bu sefer ağlamak için uyumasını bekleyemediğimi itiraf etmeliyim. Zira emzirmek istedim. Çok üzüldüm. Kendimi suçladım. Sakinleşmese de yorgun düşüp uykuya daldı. Ben yarım saat olduğum yerde kalıp kendime gelmeye çalıştım. Ağladım. Akşam uyku saati gelip de yine isyan başlayınca çok sevdiği İngilizce şarkıları dinletmeye karar verdim. Ece çizgi film izlemekten hoşlanmıyor. Nursery rhymes olarak geçen İngilizce şarkıları çok seviyor. Hatta kendisinin bulduğu Mother Goose Club versiyonlarına bayılıyor. Ben de indirip, ezberledim hepsini, söylüyorum bol bol, kendi de söylemeye çalışıyor. Uykuda da işe yaradı. O akşam ağlamadan uyudu. Ama elbette video izleyerek uyumasını da istemediğim için kısa süreli bir çözüm olarak değerlendirmeliydim bunu. Ertesi gün öğlen parka gittik. Yorgun düşünce eve dönerken arabada uyudu. Akşam 10 dk kadar video izledikten sonra telefonun şarjının bittiğini söyleyip kendim ninni söylemeyi teklif ettim. ‘Pırıl pırıl yıldızdık’ ı istedi. Dinlerken bana sarılıp uyudu. Ertesi gün sadece ben ninni söyleyebilirim dedim. 5 dk içinde uykuya daldı. 3. Gün itibariyle en az 10 saat kesintisiz uyumaya başladı. Tatile gideceğimiz ve tatilde Deniz kenarında arabada uyuyacağı için öğle uykusunda yatağa zorlamadım. Eve döndüğümüzde yatağında yatması ile süreci tamamlamayı planlıyorum. Tatilde bolca da yorulunca tabi akşam uykuları inanılmayacak biçimde hızlı oluyor. Önce bana sarılıyor, sonra sırtını dönüp uyuyor. 1 dk da filan. Yaklaşık 11 saat kesintisiz uyku. Şu an bu yazıyı okuyanlar içinde bebeğini emzirerek uyutan, geceyi emzirerek geçiren, 2 saat kesintisiz uyku uyumayanlar hayret ediyor biliyorum! Ben de nasıl olabilir diyordum, imkansız diyordum, değilmiş! Sabah 6-7 gibi gözünü açan benim artık. Bünyem bu kadar uykuyu kaldırmıyor şu an. Zamanla uykusuzluğa alıştığım gibi şimdi uyumaya da alışırım herhalde.
Şimdi Ece soruyor mu? Ben özlüyor muyum emzirmeyi? Evet, evet. Ece ‘me!me!’ dediğinde ‘sen artık büyüdün, büyük çocuklar emiyormuydu’ diyorum ‘ıı’ deyip hayır anlamında kafa sallıyor. Gerginliği, hırçınlığı bir süre devam etti. Bir kez sarılıp öpmek istedi. Sevgisini öperek, sarılarak gösteren bir çocuk Ece, onu engellemek istemediğim için tamam dedim. Hala çok nadir de olsa gelip sarılıp öpüyor.
Emzirmeyi çok özledim. O kadar özledim ki bıraktıktan 1 hafta sonra sütle doldum. Taştım. Ağrıdan kıvrandım. İlk bıraktığımızda da dolmuştu ancak ona dolmak denmezmiş. Süt kesen ilacı doktoruma danışıp 2 kez kullandım. Ağrıdan, acıdan kıvrandım. 3 gün çok acı çektim. Doktora gittim, süreci anlattım. Doktor ‘kızını çok güzel alıştırmış, hazırlamışsın, keşke kendini de hazırlasaydın’ dedi! Emzirmeyi özlediğim için sütümün geri geldiğini söyledi. Haklıydı. Çünkü aklımdan sürekli erken miydi, neden istemiyor, emzirmek çok güzeldi gibi şeyler geçiyordu. Biraz motivasyon, bolca soğuk kompresle ağrılar geçti. Bu kısım önemli! Emzirirken süt kanallarında tıkanma ve memede ağrı olursa sıcak kompres ve sağma, emzirmeyi bırakırken yaşanan tıkanma ve ağrıda soğuk kompres ve kesinlikle sağmama önerdi doktorum. Ben bolca soğuk kompres uyguladım. Zaten zamanla süt geri çekilmeye başladı. Aklımda bir miktar kalmış olabilir tabi 😉
Emzirmek çok güzeldi. Emzirmeye olan inancımız ve gayretimiz için kendimle ve kızımla gurur duyuyorum. Ecenin o tatlı bakışlarını, gülümseyişini, elleriyle beni sevmesini ise hiç unutamam. Uyku sorunumuz olmasaydı 2 yaşına kadar devam ederdim. Ya da belki gece emmesi sütümü bu kadar arttırdı, emmese bu kadar sürmezdi onu da bilemiyorum. Uykusuz kaldığım günler için hiç üzülmüyorum. O diş sancılarını, gripleri, büyüme ataklarını hep emzirmenin yarattığı sakinlikle, verdiği sağlıkla atlattık. En büyük korkum bir daha aynı yakınlığı duyamayacağımızdı. Eminim emzirmeyi bırakacak olan herkes de o bağın eskisi gibi olmayacağından korkuyordur. Öyle olmuyormuş. Sanki daha çok sarılıyoruz şimdi. Ece boynuma dolanıyor sık sık. Eskiden kalp hizasında takılıyordu, şimdi yüzyüzeyiz 🙂
Doğum birinci emzirmek ise ikinci mucize. Ben her anının kıymetini bildim. Emziriyorsanız kıymetini bilin. Saçlarını okşayın bebeğinizin, onunla tatlı tatlı konuşun, şarkılar söyleyin ona, bolca gülümseyin..
Tüm anne adaylarına ve emziren annelere bol sütlü, huzurlu, mutlu, sağlıklı bir emzirme dönemi dilerim.
Saygı ve sevgilerimle..
Makbule Esra Demir / @objektifanne