Her Çalışan Kadın, Bir Gün Ev Kadınlığını Tadacaktır!

Geçtiğimiz hafta Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde gerçekleşen “İşte Daha Fazla Kadın” oturumunu dinlerken aslında bildiğim, ama hiç üzerinde düşünmediğim bir gerçeği kafama taş düşmüşçesine fark ettim.

Anneler, kız ve erkek çocuklarını ayırıyor. Yani kadın erkek eşitliği diye bas bas bağırıyoruz ya… Aslında eşitsizliğe maruz kaldığımız ilk kurum kendi çekirdek ailemiz.  Anneler, erkek çocuklarına aileyi kurtaracak, ileride ailenin geçimini sağlayacak kişi olarak bakarken, kız çocuklarını ileride evlenecek, anne olacak, çocuğuna bakacak kişi olarak görüyor.  Orta okul, lise yıllarımdan hatırlıyorum. Bazı arkadaşlarımın anneleri, kızlarına yemek yaptırıp, sofra kurup kaldırtıp, bulaşık yıkatırken, oğullarına bizzat hizmet ediyordu. Bunlardan hiç unutamadığım bir tanesi annenin oğluna sorduğu şu soruydu: “Oğlum salatalıklarını dik mi kesmemi istersin, yatay mı?”

Biz evde üç kız kardeş olduğumuz için böyle bir ayrımcılık hiç görmemiştim. Üstelik çok şükür annem de, babam da küçük yaşlardan beri eğitimimize önem vermiş, annem özellikle bizi mutfak işlerinden uzak tutmuş, o süre zarfında kitap okumamızı tercih ettiğini ısrarla belirtmişti. Annemin kararı netti. Onun kızları ev kadını olmayacaktı.

Lakin Türkiye gibi bir ülkede her çalışan kadın bir gün ev kadınlığını tadacaktır. Yıllar sonra evlendiğimde ve evimde misafir ağırlamam gerektiğinde, yemek yapmayı geçtim, sofra kurmasını bile bilmemenin zorluklarını yaşadım.  Yeni anne olduğumda evde muzlu yoğurt yapmayı öğrenmek, bana Çince öğrenmek kadar zor geldi. Bezelyeyi fasülye sanıp kenarlarını almaya çalışırken, içinden taneleri niye düşüyor diye ağladığım dahi oldu.  Misafirlere can hıraş servis yaparken, fırındaki patatesleri yaktığımı fark ettiğim bir akşam yemeğinde ise, “Bizim oğlana beceriksiz gelin almışız.” bakışlarına maruz kaldığımı üzülerek hatırlıyorum.

Daha sonraki yıllarda kızımı da oğlumu da, hem mutfağa soktum, hem kendi arkalarını toplamaya alıştırmaya çalıştım. Anneye yardım etmek gerektiğini söyleyerek onlara  kolay yemekler bile öğrettim . Oğlumun kulağına sık sık eğilip şunu söyledim: “İleride karın da çalışacağı için, iş çıkışı eve döner birlikte yemek yapar, güzel sofralar kurarsınız.”

“İşte daha fazla kadın” oturumuna katılan değerli konukların hepsinin üzerinde durduğu nokta: “Fırsat eşitliği”. TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut şöyle diyor: “Annenin kız ve erkek çocuğunu ayırma durumu, kültürel genlerimize işlemiş. Ama Avrupalı arkadaşlarımızla sohbet ettiğimizde benzer durumu onların da yaşadığını görüyoruz. Özellikle küçük çocuğu olan çalışan anneler, çocuklarına yeterli zamanı ayıramadıkları ve bakımını bizzat üstlenemedikleri için kendi anneleri tarafından eleştiri yağmuruna tutulduklarını ve babalarından daha çok destek gördüklerini belirtiyor.”

Oturumun moderatörü Danone Nutricia Türkiye ve Orta Doğu Bölge Başkanı Gamze Çuhadaroğlu ise dinleyiciler arasında yer alan erkeklere bir soru yöneltiyor. “Kaçınız bu akşam yemeğinde çocuğunuzun ne yiyeceğini biliyorsunuz?” Sadece 4 kişi el kadırıyor.

İşte bu yüzden sevgili anneler lütfen çocuklarınızı kız, erkek diye ayırmayın. İkisine de aynı şeyleri öğretin, aynı fırsatları tanıyın. Kadınların iş hayatına katılımı arttıkça sadece kendi hayatları değil, çocuklarının ve çevresindeki kadınların hayatları da güzelleşiyor, ekonomi büyüyor.

Sözü değerli konuşmacıların paylaştıkları rakamlara devrederken bir kez daha “Çekirdek ailede fırsat eşitliği!” diyerek sloganımı atıyorum : )

  • TNSA verilerine göre hiç aşı yapılmamış kız çocuğu oranı, erkek çocuklarına göre 3 kat daha fazla.
  • Anneler erkek çocuklarını 2 ay daha fazla emziriyorlar.
  • TÜİK’e göre okuma yazma bilmeyen kadın sayısı 5 kat daha fazla.
  • Eğitim ve yüksek eğitim görmüş kadınların yüzde 72’si istihdama katılıyor.
  • Bu kadınlar kazandıkları para ile çocuklarını okutuyorlar.
  • Üniversite mezunu bir annenin çocuğunun üniversite mezunu olma oranı yüzde 30 daha fazla. Yani kadınlar istihdama katılabildiği zaman daha iyi nesiller yetişiyor.
  • Türkiye Gender Gap Raporuna göre, cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 140 ülke arasında 125’inci sırada.
  • Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 27. Bu rakam 8 milyon 100 bin kadına tekabül ediyor. Bunun 3.7 milyonu kayıt dışı. Yani Türkiye’de 20 milyon kadın evde oturuyor.
  • Kadının çalışması ekonomiyi büyütüyor. Kadınlar kazandıkları paraları tekstil, gıda ve eğitim sektörlerine harcıyor.
  • Türkiye’de girişimci kadınların oranı yüzde 9. Avrupa’da bu rakam yüzde 29.
  • Erkeklerin yüzde 75’i “Bebek bakımından anne sorumludur.” diyor.
  • Yüzde 71 oranında erkek kadınların anne olduktan sonra işi bırakması gerektiğini düşünüyor.
  • Yüzde 40 oranında kadın anne olduktan sonra iş yerinde karşılaştıkları olumsuz şartlar nedeniyle  işi bırakıyor. (Danone Nutricia Çalışan Annenin 1000 günü araştırması)
  • Hamilelik ve doğum döneminde eğer çalıştığı şirket kadın çalışana destek olursa, kadın çalışanın şirkete bağlılık oranı artıyor.

Konuşmanın tamamını dinlemek isteyenler aşağıdaki linke tıklayabilir. Panel:
http://embed.canliyayin.com/cy/uludagzirvesi/watch/kadin

 

Tüm yazılar için buraya tıklayın.