Aileye yeni bir üye katılmıştır artık. Minicik, tatlı mı tatlı, herkesin kime daha çok benzediği üzerine tahminlerde bulunduğu, her hareketi büyük bir ilgi ve beğeniyle karşılanan, sadece varolması ile bile tüm sevgiyi kendinde toplayan bir bebek gelmiştir dünyaya. Artık yakın aile içindeki en önemli konu yeni üyedir.

Onu binbir zahmet ile taşıyan, dünyaya getiren ve bundan sonra kimden yardım alırsa alsın, en iyi şekilde bakılması ve büyütülmesinden sorumlu olan anne ise yorgun, doğum sonrası yıpranmış ve bakıma muhtaçtır. Ancak, yine en az ilgiyi gören annedir.

Herkes bebek ile ilgilenmekte, eve geçildiğinde bile tüm ziyaretçiler bebeği görmek için gelmektedir. Anne ve baba neredeyse görünmezdir. Kapıyı açandır, servis yapandır, gelene ‘merhaba’, gidene ‘güle güle’ diyendir. Ziyaretçilerin amacı, bebeği görmek ve çifti tebrik etmektir.

Doğum sonrası zaten yıpranmış, yorgun ve şaşkın olan annenin, kendi ağrı ve sızılarından şikayet etmeye hakkı neredeyse yoktur. Hamilelik boyunca sık sık uykuya yenilen anne ve bolca dinlenme ihtiyacı yaratan hormonları, şimdi ‘maratona hazır ol’ demektedir ona. Anne, eskisinden daha enerjik olmalı, adeta bir süper kadına dönüşmeli ve kendisine 7/24 ihtiyaç duyan bebeğine yetebilmelidir.

Anne, emzirmeli, yeterince sütü olmalı, yeterince sütü yoksa, süt yapıcı gıdalar tüketmeli, tükettiği her gıdanın bebeğine de geçeceğini bilerek özenle beslenmeli, varsa kullandığı ilaçları dikkatle seçmeli, kafasına göre hareket etmek yerine aile büyüklerinden ya da tercihen doktorundan bilgi almalı, uyanık olmalı, enerjik olmalı, ağrısından şikayet etmemeli, uyumamakta direnen ama yorgun olan bebeğini başarıyla uyutmayı becermeli, uyurken kontrol etmeli, uyanıkken yanında olmalı, yatış ve tutuş poziyonunu iyi ayarlamalı, acıkmasına fırsat vermeden doyurmalı, gazını çıkarmalı, bebeğin canını sıkmadan altını değiştirmeli, her kafadan çıkan sesleri dinlemeli ya da dinliyormuş gibi yaparak bastırmalı, evdeki hengameye aldırmamalı ve tüm bu misyonları şikayet etmeden, çığlıklar atmadan, isyan etmeden, bunalıma girmeden gerçekleştirmelidir.

Evdeki tek önemli canlı bebektir. Anne ise, şimdilik, adeta bir araçtır.

Lohusa döneminde yapılan fotoğraf çekimleri, annenin de, bebeği kadar ön planda olduğu yegane zamanlardan biridir. Çekim boyunca sadece bebeğe değil, anne ve bebeğinin bağına odaklanmak, yıllarca keyifle bakılacak fotoğrafların ortaya çıkmasını sağlar.

Tabi ki yine, fotoğraf seansının karar mercii bebektir. Çekimler o izin verdiği ve keyfi yerinde olduğu sürece devam eder. Izin bittiği anda, anne, görev başına dönmek zorundadır.