Bir Bez Bırakma Hikayesi

Bizim hiç öyle anne sütünü bırakma, emziği bırakma, kendi yatağına geçme tarzı evrelerimiz olmadı Ela’lı hayatımızda. Memeyi kendi isteğiyle bıraktı, emziği de! Altıncı ayından beri de kendi yatağında yatıyor (her ne kadar son zamanlarda o yataktan çok koynumda uyumayı tercih etse ve ben bu durumdan aşırı memnun olsam da ). Aslında bez bırakma diye bir evremiz de olmayabilirmiş. Kendisi 1,5 yaşından beri, onu her bezleyişimden sonra mütemadiyen bezini çıkarıp atıyor ve ben bu şeyi artık takmak istemiyorum sinyalleri veriyordu. Ben de aynı bezi tekrar takıyordum ona. Çünkü takdir edersiniz ki bezi bırakmak için sadece çocuğun değil ebeveynlerin, hatta öncelikle annenin hazır olması gerekiyor, o kadar net!

Normalde hiç dinlemediğim uzmanları bu kez işime geldiği için dinledim ve bezi bıraktırmak için iki yaşını doldurmasını bekledim. Ama kış ortasına gelince o dönem, çocuğu Ankara’nın -10 derecesinde evde donla gezdirmeye gönlüm razı gelmediği (ve tabi ki ısrarla bez bırakmayı gözüm yemediği) için, dedim azcık havalar ısınsın, yazık çocuğuma, üşümesin ponçik totosu:)

Derken havalar ısındı. Tabi Ankara’da havanın ısınmasının ortalama olarak temmuzu bulduğunu da düşünecek olursak, yazın tam ortasında “hadi Asiye!” dedim. “Bunu başarabilirsin!” Sanki tuvalete çiş yapmayı öğrenecek olan benmişim gibi bir gaza getirdim kendimi ve tabi ki uzmanların tavsiyesini dinlemeyerek bir Cumartesi akşamı bezsiz yatırdım Ela’yı. Bezsiz yatıracağıma karar verdiğim gün hemen gidip birkaç tane alıştırma kilodu, çarşafın altına sermek için alez ve sayısız kilot aldım çiçeğime:) Bu bez bıraktırma konusundaki en büyük motivasyonum ise, artık bezsiz ve yaz boyunca donla gezecek olan o yumuşak totosunu istediğim gibi sıkıştırma imkanımın olacağıydı 

Dipnot: Uzmanlar çalışan anneler için genelde Cuma akşamından başlamayı ve mümkünse de 1 hafta izin alıp evde birlikte takılarak o süreci atlatmalarını öneriyor. Ama ben bu yaklaşıma katılmıyorum. Bunu sanki annenin hayatının sonuymuş gibi göstermenin hiçbir anlamı yok, yokmuş da, iyi ki de dinlememişim o uzmanları:)

aa1

 

Bezsiz ilk gece için telefonuma 2341 tane alarm kurdum, sanki uyurken çiş yapacakmış gibi. Unutmadan söyleyeyim, bunu da hangi doktordan duymuştum hatırlamıyorum ama doğruluğunu kanıtlayan bir çok yazı okudum sonrasında. Doğamız gereği uyku halindeyken çişimizi yapmıyormuşuz. Nasıl ki gece uykumuzdan uyandığımız o birkaç saniyelik aralarda çişimizin geldiğini anlayıp tuvalete koşarız, çocuklar da aynı şekilde gece uyandıkları ya da ağladıkları zamanlarda çişlerini bezlerine doldururmuş. Sabah o dolu dolu gördüğümüz bezler uykudayken değil uyanma aralarında doluyormuş meğerse:) Ben de bunu bildiğim için, onun uyanmasına fırsat bırakmadan sık sık yanına gidip kontrol ederim, olur da arada uyanırsa hemen tuvalete götürürüm diye düşünüp bir sürü alarm kurdum telefona. Gece birkaç kez yanına gittim, uyuyordu ve kupkuruydu. Ne ara uyuyakaldım ve alarmı çalar çalmaz kapattıysam artık, sabah yanına gittiğimde altını ıslatmıştı. Tabi alıştırma kilodu giydirerek yatırdığım için yatak döşek çişe batmamıştı neyse ki:)

Pazar sabah 08:15 itibariyle başladı mesaimiz:) Gözünü açar açmaz normal pamuklu donunu giydirip saldım bizim çişliyi eve:) Onun da bi hoşuna gitti ki zaten bu durum, allaaaam nasıl büyük bir iyilik yapmışım çocuğuma dedim ve hemen bir gurur duydum kendimle 😛  Alıştırma kilodunu da ilk ve son kez o gece giydirdim zaten. Öyle sıkıcı bir don ki, ben de olsam çişimi yapardım ona 😀

Bu arada ben hiç öyle doktorla konuşayım, ona buna danışayım falan yapmadım bu süreçte. Direk annelerimizin de yaptığı gibi donu giydirip serbest bıraktım çocuğu. İlk gün 6-7 kez kaçırdı. Kimisinde “anne çişim geldiiii” dedi ve ben onu tuvalete götürene kadar yarısını yere yarısını klozete yaptı, kimisinde de “anne çişim geldiiii” dedi ve yanına gittiğimde çoktan parkeye yapmıştı çişini. Üstelik de parmağıyla parkeye işediği kısmı göstererek “anne bak çişim işte orda!” diyordu sabrımı sınar gibi adeta:)

Bu çocuk hep çiş mi yapıyor, hiç kaka yapmıyor mu diye düşünenler için; kaka konusunda şanslıydım sanırım, çünkü Ela konuşmaya başladığı ilk zamanlardan beri kakasını söylüyordu zaten. O yüzden sadece bir iki küçük kaka kaçağı oldu ve beni de o korkunç yükün altına pek sokmadı sağ olsun! Onun yerine ilk gün 12376 kere don ve çarşaf yıkattı:)

2.bezsiz gecesinde ve o gecenin sabahında da hiç kaçak olmadı. Hatta kucağıma aldım klozete oturttum ve bir güzel tüm ihtiyacını giderdi bireysel olarak 😛

Beni en korkutan şeylerden birisi, okulda da güzel bir şekilde devam edebilir mi kısmıydı. Okul için de bol bol yedek iç çamaşırı ve alez depolayıp pazartesi sabahı okuluna teslim ettim ayçöreğimi. Öğretmeni zaten beni rahatlatmıştı. Okuldaki tuvaletlerinde minik klozetler ve lavabolar olduğu için esas okuldayken çok özeniyorlar tuvaleti kullanmaya demişti öğretmenimiz. Ela da o meraklı tuvalet böceklerinden biri olarak okulda tuvalete gitmeye çok kolay alıştı ve sadece birkaç minik kaçakla kurtardı ilk günleri (şuraya birkaç maşallah koyalım da sıkıntı olmasın:P).

 

foti

Çok fazla çiş kakaya boğmak da istemiyorum sizi ama, eminim bu süreci minimum hasar ve maksimum eğlenceyle nasıl yoluna sokarız diye internette yazılar okuyan ve bir tavsiye/yönlendirme bekleyen bir sürü ebeveyn var. O yüzden aklıma gelen her detayı yazıyorum. Ortalama olarak 3-4 haftayı bulan bu sürecin büyük bir kısmını ilk haftada aştık ve bitirdik biz. Biz diyorum çünkü bu bir ekip çalışması sizin de bileceğiniz üzere:)

Benim size naçizane önerim;

Kasmayın. Bırakın serbest gezsin tavuklarınız:) Bu süreçte çocuğunuza alıştırma kilodu bile giydirmeyin. Direk pamuklu iç çamaşırı giydirin ve normal yaşantınıza devam edin. O makine zaten ilk gün en az 5 kere çalışacak ve don yetiştirmek için birini elinizde yıkayıp diğerini güneşte kurutcaksınız, kaçarı yok 😛 O yüzden bırakın işesinler, işeyerek öğrensinler:) Paçalarından aşağı birkaç kere o çiş süzülünce anlıyorlar zaten bir şeylerin yanlış gittiğini ve bir sonrakinde daha temkinli davranıyorlar. İlk birkaç gün alışma süreci olacağı için evde geçirmek daha anlamlı olabilir. Bu süreçte sinirlenmemeye, onu teşvik etmeye ve yeri geldiğinde ödüllendirerek (mesela kakasını çok zor yapan çocuklar için tuvalete kakasını yaptığında bir ödül verilebilir) tuvaleti sevdirmeye özen gösterin.

Sık sık kontrol edin. Ama kelimenin tam anlamıyla sık sık sorun çiş-kaka var mı diye. Çünkü bazen bu haşaratlar çişim yok diyor, sonra oyun oynamaya dalıp altına kaçırabiliyor (yada bizimki gibi yarısını parkeye yapıp, anne çişim gelmiş benim diyerek kalan yarısını tuvalete yapmak için size sesleniyor :P).

Sinirlenmeyin. Dişlerinizi sıkın, parmaklarınızı çıtlatın, ne biliyim onun olmadığı bir odaya gidip duvarı filan tekmeleyin 😛 Ama ona kızmayın. Kızmayın dediysem ortalığı batırmasına izin verin anlamında değil, “annecim bak buraya yaparsan evimiz ve üstümüzdeki cicilerimiz pislenir. Hem bak biz de babayla hep tuvalete yapıyoruz, sen de oraya yapabilirsin. Çünkü kocaman bir abla /abi oldun sonuçta dimi?” gibi onları da gaza getiren cümlelerle destekleyin cücelerinizi 

Eğlenceli hale getirin. Ela’yı klozet adaptörüne oturtup hemen karşısında yere oturuyorum mesela ben. Sonra da onunla şarkı söylüyoruz. Çişi varsa şarkı zırt diye bitiveriyor hemen, ama kaka yapıyorsa geniş geniş söylüyoruz. Şarkımız da “çişimiz tuvalete, kakamız tuvalete, artık kimse yapmıycak altındaki beze” 🙂 Popoyu silip sifonu çekmeden önce de klozetin içine bakıp neler çıkardığını görmesine izin veriyorum. Ay bayılazaaaaam diyeceksiniz şimdi ama, her kakadan sonra kakalara bay bay bile yapıyor 🙂 Gülmeyin olum, biraz çocuk gibi düşününün, ne kadar gurur verici ve eğlenceli bir aktivite olduğunu anlayacaksınız o zaman.

Sıkıştırın. Onu da ben söylemiyim size ya:) Biliyorsunuz ki o yumuşak toto artık bir mıncık ötenizde. Tenhada kıstırın, öpün, ısırın, yiyin bitirin o donlu cüceyi benim yerime de 

Ela’nın da tabiriyle “korkujak bişey yok”muş. Bu bünyeyle nelere göğüs germişiz be canım ebeveynim, bir çişli bezi mi bıraktıramayacağız allasen:)

Hadi geçmiş olsun hepimize! 🙂